I don't want to go out.
- Ben dışarı çıkmak istemiyorum.
I was obliged to go out yesterday.
- Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
Sami wanted to move out.
- Sami dışarı çıkmak istiyordu.
Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
I went out with my friends.
- Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.
You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
- Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
He has gone out for a walk.
- O bir yürüyüş için dışarı çıktı.