The referee blew his whistle to end the match.
- Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
I'd like this fight to end.
- Bu kavgayı bitirmek istiyorum.
If I understood you right you want to break up with me!
- Eğer seni doğru anladıysam benimle ilişkiyi bitirmek istiyorsun!
Tom doesn't want to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istemiyor.
Tom doesn't want to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istemiyor.
If I understood you right you want to break up with me!
- Eğer seni doğru anladıysam benimle ilişkiyi bitirmek istiyorsun!
Tom wanted to finish cleaning the house before Mary got home.
- Tom Mary eve gelmeden önce evi temizlemeyi bitirmek istiyordu.
I didn't have time to finish cleaning the living room.
- Oturma odasını temizlemeyi bitirmek için zamanım yoktu.
This book is really difficult to finish reading in a week.
- Bu kitabı okumayı bir haftada bitirmek gerçekten zor.
Tom is estimating how much money he'll need to finish the house.
- Tom evi bitirmek için ne kadar çok paraya ihtiyacı olacağını hesaplıyor.
I had no idea you were planning to go to graduate school.
- Okulu bitirmek için gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.
Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
- Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.
Why don't you take your time in finishing your paper?
- Kağıdını bitirmede neden acele ediyorsun?
I plan on finishing that in two or three minutes.
- İki ya da üç dakika içerisinde onu bitirmeyi planlıyorum.
I suggested that we bring the meeting to an end.
- Toplantıyı bitirmemizi önerdim.
The referee blew his whistle to end the match.
- Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
Are you through with your breakfast?
- Sabah kahvaltını bitirdin mi?
Having finished breakfast, I hurried to school.
- Kahvaltı bitirdikten sonra aceleyle okula gittim.
I have to conclude this deal within a week.
- Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.
It is utterly impossible to finish the work within a month.
- Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
I must finish it before I go out.
- Dışarı çıkmadan önce onu bitirmeliyim.
I never imagined we'd end up like this.
- Böyle bitireceğimizi asla hayal etmedim.
How did you end up living in Tom's basement?
- Tom'un bodrumunda yaşamayı nasıl bitirdin?
That concludes our business.
- O, işimizi bitiriyor.
Tom concluded his speech with a proverb.
- Tom konuşmasını bir atasözü ile bitirdi.
Tom will finish serving his sentence next month.
- Tom gelecek ay cezasını çekmeyi bitirecek.
Ann has just finished writing her report.
- Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
The ending wasn't a surprise.
- Bitirme bir sürpriz değildi.
I finished writing the report.
- Raporu yazmayı bitirdim.
I've finished typing the report.
- Raporu yazmayı bitirdim.
Sami finished the transaction and left.
- Sami işlemi bitirdi ve ayrıldı.
An emptiness devours my heart.
- Bir boşluk kalbimi yiyip bitirmektedir.