Tom didn't mention specific dates.
- Tom belirli tarihlerden söz etmedi.
We have specific proof of your innocence.
- Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
I can trust him to a certain extent.
- Belirli bir ölçüde ona güvenebilirim.
Properly used, certain poisons will prove beneficial.
- Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
I don't think Tom is the right person for this particular job.
- Tom'un bu belirli iş için doğru kişi olduğunu sanmıyorum.
Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
- Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
- Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
I want you to have a definite plan before you leave.
- Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
I set myself realistic goals.
- Kendime gerçekçi hedefler belirliyorum.
The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
- İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.