başlangıcı

listen to the pronunciation of başlangıcı
Турецкий язык - Английский Язык
beginning of
(Bilgisayar) begins with
başlangıç
beginning

A good beginning makes a good ending. - İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.

The beginning is the most important part of the work. - Başlangıç işin en önemli kısmıdır.

başlangıç
start

We got an early start. - Biz erken bir başlangıç yaptık.

Making a good start is half the battle. - İyi bir başlangıç ​​yapmak savaşın yarısıdır.

başlangıç
{i} inception
başlangıç
preliminary
başlangıç
{i} approach
başlangıç
elementary
başlangıç
origin

I was hired originally to do another job. - Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.

Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean. - Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.

başlangıç
introduction
başlangıç
beginning, start, origin, commencement, inception; preface, foreword; elementary, preliminary
başlangıç
commencing
başlangıç
morning

Tom got a late start this morning. - Tom bu sabah geç bir başlangıç yaptı.

başlangıç
outset
başlangıç
commencement

Commencement is typically the first or second Saturday in April. - Başlangıç genellikle nisan ayının birinci ya da ikinci cumartesisidir.

başlangıç
(Bilgisayar) from

She knew it from the start. - O bunu başlangıçtan beri biliyordu.

Tom was right from the beginning. - Tom başlangıçtan beri haklıydı.

başlangıç
{i} onset
başlangıç
{i} prologue
başlangıç
{i} prime
başlangıç
incipient
başlangıç
nascent
başlangıç
(Bilgisayar) initialize
başlangıç
elements
başlangıç
(Bilgisayar) only from
başlangıç
(Bilgisayar) leading
başlangıç
entrance
başlangıç
original

I was hired originally to do another job. - Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.

Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean. - Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.

başlangıç
begin

The beginning is the most important part of the work. - Başlangıç işin en önemli kısmıdır.

In the beginning God created the heaven and the earth. - Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

başlangıç
(Bilgisayar) home
başlangıç
embryo
başlangıç
(Reklam) heading
hece başlangıcı
(Dilbilim) onset
priz başlangıcı
(İnşaat) initial set
sonun başlangıcı
the beginning of the end
başlangıç
starting

The drivers are at the starting line and raring to go! - Sürücüler başlangıç çizgisindeler ve gitmek için çok istekliler.

The starting point of all achievement is desire. - Tüm başarıların başlangıç noktası arzudur.

başlangıç
exordium
başlangıç
{i} start up
başlangıç
spring
başlangıç
prelude
başlangıç
initiative
başlangıç
birth
başlangıç
germ
başlangıç
attack
başlangıç
lead off
başlangıç
threshold
Büyük perhizin başlangıcı olan salı günü
Shrove Tuesday
başlangıç
preface, foreword
başlangıç
early

Tom went to bed early because he had an early start the next day. - Tom ertesi gün erken bir başlangıç ​​yapması nedeniyle erken yatmaya gitti.

We got an early start. - Biz erken bir başlangıç yaptık.

başlangıç
cradle
başlangıç
preamble
başlangıç
doorway
başlangıç
incipience
başlangıç
first

I was worried about my mistakes at first. - Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.

At first, the trainees were awkward in his company. - Başlangıçta stajyerler bu şirkette sakardılar.

başlangıç
initial , origin
başlangıç
go off
başlangıç
dawn
başlangıç
infancy
başlangıç
big bang
başlangıç
incipiency
başlangıç
opening
başlangıç
incunabula
başlangıç
off

We're off to a good start. - Biz iyi bir başlangıç yaptık.

Tom got off to a bad start. - Tom kötü bir başlangıç yaptı.

başlangıç
departure
başlangıç
beginning, start, commencement
başlangıç
aipha
başlangıç
{i} debut
başlangıç
{i} genesis
başlangıç
{i} Prolog
başlangıç
initial

Mauve was initially called Tyrian purple. - Eflatun rengine başlangıçta Tyrian moru denirdi.

I initially hated it. - Başlangıçta ondan nefret ettim.

başlangıç
{i} setout
başlangıç
{i} conception
başlangıç
geneses
başlangıç
{i} proem
başlangıç
toehold
başlangıç
preface
başlangıç
toe hold
enjeksiyon başlangıcı
start of injection
erozyon başlangıcı
incipient erosion
ileti başlangıcı
(Bilgisayar,Teknik) start of message
kira başlangıcı
lease start
kış başlangıcı
(11 kasım) Martinmas
mesaj başlangıcı
start of message
mesajın başlangıcı; sistem işletim yöneticisi
(Askeri) start of message; system operational manager
metin başlangıcı
start of text
priz başlangıcı (beton)
initial setting
proje başlangıcı
(Ticaret) front-end
sabah alacakaranlık başlangıcı, sabah deniz tanı başlangıcı
(Askeri) begin morning nautical twilight
sabah alacakaranlık başlangıcı, sabah deniz tanı başlangıcı
(Askeri) begin morning civil twilight
sekme başlangıcı
(Bilgisayar) tab after
seyahat başlangıcı
(Havacılık) cruising threshold
süreç başlangıcı
(Ticaret) process instance
tarih başlangıcı
era
tatbikat başlangıcı
(Askeri) start of exercise
tonoz başlangıcı
springing
tonoz başlangıcı
springing of a vault
vardiya başlangıcı ekranı
shift start window
yarı ünlü başlangıcı
(Dilbilim) on glide
yenilme başlangıcı
incipient failure
ırmağın başlangıcı
riverhead
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение başlangıcı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

başlangıç
Bir işin, bir dönemin, bir hayatın vb.nin ilk bölümü: "Hayatın başlangıcı gibi sonu da bir ninni, masal ve uyku ihtiyacını duyuyor."- A. Ş. Hisar. Ön söz veya giriş, mukaddime
Başlangıç
(Osmanlı Dönemi) BEDİHE
Başlangıç
(Hukuk) MEBDE
Başlangıç
(Osmanlı Dönemi) RE'S
Başlangıç
iptida
Başlangıç
(Osmanlı Dönemi) BED'ET
Başlangıç
ilk adım
Başlangıç
baş

Başlangıçta varsıllık içinde yaşıyorlardı. - Başlangıçta lüks ve sefa içinde yaşıyorlardı.

Başlangıçta lüks ve sefa içinde yaşıyorlardı. - Başlangıçta varsıllık içinde yaşıyorlardı.

başlangıç
Bir işin, bir dönemin, bir hayatın vb.nin ilk bölümü
başlangıç
Ön söz veya giriş, mukaddime
Английский Язык - Турецкий язык

Определение başlangıcı в Английский Язык Турецкий язык словарь

BAŞLANGIÇ
THEPİCTİONART
başlangıcı
Избранное