O, otuzlu yaşlara kadar bir bebek sahibi olma niyetinin olmadığını söylüyor.
- She says she has no intention of having a baby until she's in her thirties.
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Lütfen beni dikkatlice dinle.
- Please listen to me attentively.
Tom nasıl dikkatlice dinleyeceğini biliyor.
- Tom knows how to listen attentively.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Tom dikkatle dinliyor.
- Tom is listening intently.
Tom dikkatle Mary'ye baktı.
- Tom stared at Mary intently.
Erkek çocukları dikkatle dinledi.
- The boys listened attentively.
O beni sabırla ve çok dikkatle dinledi.
- She listened to me patiently and very attentively.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.
Evet, bunu kasıtlı yaptım.
- Yes, I did this intentionally.
Are you able to read the book attentively?
- Bist du dazu fähig, das Buch aufmerksam zu lesen?
Watch attentively. I'll show you how one does that.
- Schau aufmerksam hin. Ich zeige dir, wie man das macht.