appearance of truth or reality; probability; verisimilitude

listen to the pronunciation of appearance of truth or reality; probability; verisimilitude
Английский Язык - Турецкий язык

Определение appearance of truth or reality; probability; verisimilitude в Английский Язык Турецкий язык словарь

likelihood
{i} ihtimal

Büyük bir ihtimalle, bu ders kitabını kullanırsan, giriş sınavını geçeceksin. - In all likelihood, you will pass the entrance exam if you use this textbook.

Onun gelme ihtimali var mı? - Is there any likelihood of his coming?

likelihood
{i} olası olma
likelihood
olabilirlik
likelihood
olasılık

Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı. - Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.

Büyük olasılıkla, bir hafta uzak kalacaklar. - In all likelihood, they'll be away for a week.

likelihood
(Askeri) (~PROBABILITY) OLASILIK
Английский Язык - Английский Язык
likelihood
appearance of truth or reality; probability; verisimilitude

    Расстановка переносов

    ap·pear·ance of truth or reality; probability; ve·ri·si·mi·li·tude

    Произношение

Избранное