Onun yolculuk için bol miktarda parası vardı.
- He had plenty of money for his trip.
Trene yetişmek için bol miktarda zamanın var.
- You have plenty of time to catch the train.
Pek çok çocuğun seninle dışarı çıkmak istediğini biliyorum.
- I know that plenty of guys want to go out with you.
Pek çok insana danıştık.
- We consulted plenty of people.
Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
- The troops had plenty of arms.
Bu yıl bol karımız vardı.
- We have had plenty of snow this year.