Английский Язык - Турецкий язык
Определение a part of something в Английский Язык Турецкий язык словарь
- piece
- {i} tane
O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi.
-She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.
Japon satrancında kaç tane farklı parça var?
-How many different pieces are there in Japanese chess?
- piece
- {i} taş (dama)
- piece
- {i} eser
Baba! Bu güzel sanat eserini nasıl anlayamıyorsun?
-Dad! How can you not understand this beautiful piece of art?
Bu sanat eseri gerçekten paha biçilmezdir.
-This piece of art was really priceless.
- piece
- {i} kırıntı
- piece
- {i} kısa mesafe
- piece
- kalıp
- piece
- (Askeri) tek silah
- piece
- (Satranç) piyadeden yüksek taş
- piece
- parça
Tom pastayı altı parçaya böldü.
-Tom cut the pie into six pieces.
Bana iki parça tebeşir ver.
-Give me two pieces of chalk.
- piece
- (isim) parça, tane, bir parça, eser, kırıntı, piyes, iş, tüfek, kısa mesafe, kısa süre, taş (dama), piyondan büyük taş, madeni para
- piece
- {i} oyun, piyes
- piece
- {i} satranç piyadeden yüksek taş
- piece
- (fiil) yamalamak, parça koymak, eklemek, birleştirmek, parçalarını eklemek
- piece
- (Askeri) TEK SİLAH; TOP: Herhangi bir ateşli silah. Bir topçu silahı, bir makineli tüfek veya bir piyade tüfeğine bu isim verilir
- piece
- {f} eklemek
- piece
- {i} örnek
- piece
- {i} dama taşı
- piece
- parçalarını bir araya getirerek tamir etmek
- piece
- {f} parçalarını eklemek
- piece
- {i} parça, kısım, bölüm
Связанные Термины
a part of something
Расстановка переносов
a part of some·thingТурецкое произношение
ı pärt ıv sʌmthîngПроизношение
/ə ˈpärt əv ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ə ˈpɑːrt əv ˈsʌmθɪŋ/
Resimler
История
Избранное