He looked down at the valley below.
 - Aşağıdaki vadiye baktı.
Who lives in the room below?
 - Aşağıdaki odada kim yaşıyor?
She looked at me with tears running down her cheeks.
 - Yanaklarından aşağı akan gözyaşlarıyla bana baktı.
We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
 - Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
Tom has an inferiority complex.
 - Tom bir aşağılık kompleksine sahip.
The bad thing about inferiority complexes is that the wrong people have them.
 - Aşağılık kompleksleri hakkında kötü şey onlara yanlış insanların sahip olması.
The actual price was lower than I had thought.
 - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Hanover is the capital of Lower Saxony.
 - Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.
Things are definitely going downhill.
 - İşler kesinlikle yokuş aşağı gidiyor.
And it doesn't take long to go downhill.
 - Ve yokuş aşağı gitmek uzun sürmüyor.
You can watch movies with English subtitles using this link.
 - Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
No one should be subjected to such humiliation.
 - Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.
Dan came back downstairs.
 - Dan aşağı kata geri geldi.
I went back downstairs.
 - Aşağı kata geri gittim.
The actual price was lower than I had thought.
 - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Tom started bouncing up and down on the bed.
 - Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
The children started bouncing up and down on the couch.
 - Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
It's better to be approximately right than completely wrong.
 - Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.