My pet dog was seriously ill.
- Benim evcil köpeğim ağır hastaydı.
Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
It was like watching a slow motion movie.
- Ağır çekim bir film izlemek gibiydi.
I want to see the scene in slow motion.
- Sahneyi ağır çekimde görmek istiyorum.
It's good now; neither too heavy nor too light.
- O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
The clothes soaked in water overnight were heavy.
- Suda bir gecede ıslanmış elbiseler ağırdılar.
In severe cases, cracks can form or it can snap apart.
- Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.
Air traffic controllers are under severe mental strain.
- Hava trafik kontrolörleri ağır zihinsel yük altındadırlar.
Thanks for the hard work.
- Ağır iş için teşekkürler.
The soldiers had artillery.
- Askerlerin ağır silahları vardı.
Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
kodaman, önemli kimse.
I don't like girls who play hard to get.
- Kendini ağırdan satan kızlardan hoşlanmam.
His dog is hard of hearing.
- Onun köpeği ağır duyar.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
The stimulus package was heavily criticised.
- Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.
All these goods are heavily taxed.
- Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
She was not seriously injured.
- O ağır yaralı değildi.
Her child had been seriously ill for a week before Dr. Kim arrived.
- Dr. Kim gelmeden önce bir hafta boyunca çocuğu ağır hasta olmuştu.
His bag was badly damaged.
- Onun çantası ağır hasar gördü.
Tom's bag was badly damaged.
- Tom'un çantası ağır hasar gördü.
You look very dignified.
- Çok ağırbaşlı görünüyorsun.
Tom says I look dignified.
- Tom ağırbaşlı göründüğümü söylüyor.
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
- Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
The building was heavily damaged by fire.
- Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
I was heavily sedated.
- Ağır şekilde sakinleşmiştim.