My formative years were spent in an inner city.
These figures don't add up.
- Bu şekiller toplanmaz.
I can't make out these figures.
- Bu şekilleri anlayamam.
Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium.
- Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve ikizkenar yamuktur.
Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
I formulated it wrongly.
- Onu yanlış şekilde formüle ettim.
A form appeared from over there.
- Oradan bir şekil ortaya çıktı.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
- Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.
Britain faced dangerously low supplies of food.
- İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
- Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
The refugee crossed the line safely.
- Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Tom doesn't know how things turned out this way.
- Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
Hanako turned out to be a surprisingly nice person.
- Hanako'nun şaşırtıcı şekilde hoş bir insan olduğu ortaya çıktı.