This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
I can't make out these figures.
- Bu şekilleri anlayamam.
It is said that cats can change shape.
- Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
Our political system was shaped by feudal traditions.
- Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
- Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
Tom doesn't know how things turned out this way.
- Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
- Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
- Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
His face is distorted by pain.
- Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
The refugee crossed the line safely.
- Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
- Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
Music gives sound to fury, shape to joy.
- Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.
I'm sorry, I'll pay you back in kind.
- Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.