This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
Young girls' desire for slim figures is strong.
- Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
The old house was in bad shape.
- Eski ev kötü bir şekildeydi.
Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
A form appeared from over there.
- Oradan bir şekil ortaya çıktı.
Communication takes many forms.
- İletişim birçok şekiller alır.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
- Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
The plane turned sharply to the right just before it crashed.
- Uçak parçalanmadan az önce, keskin bir şekilde sağa döndü.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
- Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
- Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
The refugee crossed the line safely.
- Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
- Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
Music gives sound to fury, shape to joy.
- Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.
I'm sorry, I'll pay you back in kind.
- Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.