Jeff and Mia are making a last ditch effort to avoid a divorce.
- Jeff ve Mia boşanmayı önlemek için son bir çaba sarfediyorlar.
Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
- Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
We must take measures to prevent traffic accidents.
- Biz trafik kazalarını önlemek için gerekli önlemleri almamız gerekir.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
Cyprus is struggling to avoid bankruptcy.
- Kıbrıs iflası önlemek için mücadele ediyor.
Our aim is to forestall all those risks.
- Amacımız tüm bu riskleri önlemektir.
We sprinkle salt to ward off bad luck.
- Kötü şansları önlemek için tuz serpiyoruz.
We sprinkle salt to ward off bad luck.
- Kötü şansları önlemek için tuz serpiyoruz.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
We must take measures to prevent traffic accidents.
- Biz trafik kazalarını önlemek için gerekli önlemleri almamız gerekir.
Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s.
- Güney senatörleri 1930'lu yıllara kadar linç önleme yasasını engelledi.
Our aim is to forestall all those risks.
- Amacımız tüm bu riskleri önlemektir.
This campaign cannot forestall new Zika virus outbreaks.
- Bu kampanya yeni Zika virüs salgınlarını önleyemez.
It is a disease that can't be prevented.
- Bu önlenemez bir hastalıktır.
Fire cannot be prevented by half measures.
- Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
This is Fire Prevention Week.
- Bu yangın önleme haftasıdır.
September 10 is World Suicide Prevention Day.
- 10 Eylül dünya intihar önleme günüdür.
Skillful diplomacy helps to avert war.
- Becerikçi diplomasi, savaşı önlemeye yardımcı olur.
That danger can be averted.
- O tehlike önlenebilir.