He's not my boyfriend, it's just platonic love with benefits!
- O, benim erkek arkadaşım değil, sadece yararı olan platonik aşk.
You will benefit by a trip abroad.
- Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
We should not take advantage of the generosity of a friend.
- Biz bir arkadaşın cömertliğinden yararlanmamalıyız.
He often takes advantage of her ignorance.
- O, sık sık onun cahilliğinden yararlanır.
Try to profit from every opportunity.
- Her fırsattan yararlanmaya çalışın.
I profited from reading this book.
- Bu kitabı okuyarak yarar sağladım.
We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
- Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
Their furniture was chosen for utility rather than style.
- Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.
What's the point of not eating?
- Yememenin yararı nedir?
I told you it wasn't pointless.
- Sana bunun yararsız olmadığını söyledim.
This book isn't just interesting, but also useful.
- Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda yararlı.
It's in your best interest to testify against Sami.
- Sami'ye karşı tanıklık etmeniz sizin yararınızadır.
Your success will largely depend upon how you will make good use of your opportunity.
- Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.
He put this information to good use.
- O, bu bilgileri yararlı kullanıma sundu.
This site is quite useful.
- Bu site oldukça yararlı.
A cow is a useful animal.
- İnek yararlı bir hayvandır.
Usefulness must be combined with pleasantness.
- Yararlılık keyif ile birleştirilmelidir.
All my efforts turned out to be useless.
- Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
This site is quite useful.
- Bu site oldukça yararlı.
I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
- Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
The public convenience should be respected.
- Kamu yararına saygı duyulmalıdır.
Is there any help available?
- İşe yarar bir yardım var mı?
You had better avail yourself of this opportunity.
- Bu fırsattan yararlansan iyi olur.
Finally one useful suggestion!
- Sonunda işe yarar bir öneri!
Tom made a useful suggestion.
- Tom işe yarar bir öneri yaptı.
The benefits outweigh the costs.
- Yararlar maliyetlerden daha ağır basar.
You will derive great benefits from learning English.
- İngilizce öğrenmekten büyük yararlar sağlayacaksın.
Is there any help available?
- İşe yarar bir yardım var mı?