Bazen olduğu gibidir. Üzerinde pozitif ve sevgi ile düşün ! Ağlamak yerine gülümsersin.
- Manchmal ist es eben, wie es ist. Denke positiv und in Liebe darüber. Dann lächelst du anstatt zu weinen.
Tom ağlamak dışında hiçbir şey yapmaz.
- Tom macht nichts außer weinen.
O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- She began to cry in a loud voice.
Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
- The girl did nothing but cry.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.
- A cry arose from the crowd.
O, binaya girdiğinde, ani bir çığlık sesiyle korkutuldu.
- When he entered the building, he was frightened by a sudden cry.
O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- She began to cry in a loud voice.
Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
- The girl did nothing but cry.
Tom yüksek sesle ağlamaya başladı.
- Tom began to cry loudly.
Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.
- I could not stop myself from crying aloud.
Babies cry when they are hungry.
- Babys weinen, wenn sie Hunger haben.
Seriously though, episode 21 made me almost cry while laughing.
- Aber im Ernst, die Episode 21 hat mich fast vor Lachen weinen lassen.