Zayıf yönlerimiz açığa çıkarıldı.
- Our weaknesses were exposed.
İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
- Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
Calhoun konuşmasını okuyamayacak kadar çok cılızdı.
- Calhoun was too weak to read his speech.
Tom son derece cılız.
- Tom is extremely weak.
Dizlerimde halsizlik hissettim.
- I felt weak in the knees.
Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür.
- Women are physically weaker than men.
Bugün biraz güçsüz hissediyorum.
- I feel a little weak today.
Biz inanılmaz bir güçsüzlük durumundaydık.
- We were in a state of incredible weakness.
Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.
- Although the economy is weak, some companies are still making a profit.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Onların zayıflıkları nedir?
- What are their weaknesses?
Herkesin zayıflıkları vardır.
- Everybody has weaknesses.
Kahvemi hafif istiyorum.
- I'd like my coffee weak.
Kahvemi hafif severim.
- I like my coffee weak.
Ann'in çikolataya zafiyeti var.
- Ann has a weakness for chocolate.
Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
Açık kahveyi tercih ederim.
- I prefer weak coffee.
Tom açıkçası hâlâ çok zayıf.
- Tom is obviously still very weak.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Onun çiçek hastalığının zayıf evresini geçirdiğini söylediler.
- They said he had a weak form of smallpox.
O, hastalığından sonra zayıf hissediyor.
- He feels weak after his illness.
This place is weak.
We were served stale bread and weak tea.
His inability to speak in front of an audience was his weakness.
She is an athlete who has a weakness for chocolate.
In a small number of horses, muscle weakness may progress to paralysis.