Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
- The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
Tom Mary'yi onun asistanı olarak çalışması için atadı.
- Tom appointed Mary to act as his assistant.
Tom tezgahtara otuz dolar verdi.
- Tom gave the clerk thirty dollars.
Mağazanın müşterilere bakması için daha fazla tezgahtara ihtiyacı var.
- The store needs more clerks to wait on customers.
Verimli ve güvenilir bir yardımcıdır.
- She is an efficient and reliable assistant.
Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.
- His assistant polished his shoes.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
Yaşlı insanlar tezgâhtar tarafından kandırıldı.
- Old people were tricked by the shop assistant.
Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.