Определение tezgâhtar в Турецкий язык Английский Язык словарь
- shop assistant
My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
-Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
Tom works as a shop assistant.
-Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor.
- {i} clerk
Tom gave the clerk thirty dollars.
-Tom tezgahtara otuz dolar verdi.
Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.
-Tom'un denediği ceket çok küçük olduğu için, tezgahtar ona denemesi için bir tane daha verdi.
- salesperson
- salesclerk
He handed the salesclerk the money.
-Parayı tezgahtara uzattı.
The salesclerk will come to help you right away.
-Tezgâhtar hemen size yardım etmek için gelecektir.
- saleslady
Tom is paying the saleslady for something.
-Tom bir şey için tezgahtara ödeme yapıyor.
Tom tried to speak French to the saleslady.
-Tom tezgahtarla Fransızca konuşmaya çalıştı.
- saleswoman
- shopman
- salesman
I work as a salesman.
-Tezgâhtar olarak çalışıyorum.
- counterman
- counterjumper
- shop assistant, salesclerk, clerk
- assistant
My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
-Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
Tom works as a shop assistant.
-Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor.
- sales clerk
- (Ticaret) shop clerk
- shop steward
- counter jumper
- salesgirl
A beautiful salesgirl waited on me in the shop.
-Dükkânda güzel bir tezgahtar bana hizmet etti.
She concealed the fact that she used to be a salesgirl.
-O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.
- sale
A beautiful salesgirl waited on me in the shop.
-Dükkânda güzel bir tezgahtar bana hizmet etti.
She concealed the fact that she used to be a salesgirl.
-O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.
- tezgâhtar ağzı sales pitch, sales talk
- (said disparagingly)
- tezgâhtar kız
- shopgirl
- bayan tezgahtar
- (Ticaret) saleslady
Связанные Термины
Определение tezgâhtar в Турецкий язык Турецкий язык словарь
- Kahve, gazino ve mağaza gibi yerlerde tezgâhta duran, satış yapan kimse
- Kahve, gazino ve mağaza gibi yerlerde tezgâhta duran, satış yapan kimse: "Tezgâhtarlar da memur olduğu için, hepsinde bir memur ağırbaşlılığı ve ağırkanlılığı var."- H. Taner
- tezgahtar ağzı
- Bir şeyi beğendirmek için fazlaca konuşma, gereksiz övme