It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
I have seen that film long ago.
- Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.
His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep.
- Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.
They haven't heard from him in a long time.
- Ondan uzun zaman haber alamadılar.
I haven't had a boyfriend in ages.
- Uzun zamandır bir erkek arkadaşım yok.
It's been quite ages since we last met.
- Son karşılaştığımızdan beri oldukça uzun zaman oldu.
Primitive calculating machines existed long before computers were developed.
- İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.
It was not long before she came.
- O gelmeden uzun zaman önce değildi.
This was built long ago.
- Bu uzun zaman önce inşa edildi.
Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
- Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.