uzun zaman

listen to the pronunciation of uzun zaman
Türkisch - Englisch
long

A long time ago, there was a bridge here. - Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.

It's been a long time since I visited my grandmother. - Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.

long time

His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep. - Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.

It's been a long time since I visited my grandmother. - Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.

ages

I haven't heard that joke in ages. - Uzun zamandır o espriyi duymadım.

It's been quite ages since we last met. - Son karşılaştığımızdan beri oldukça uzun zaman oldu.

yonks
uzun zaman önce
(Bilgisayar) long time ago
uzun zaman içinde gerçekleşen
to take place over a period of timeto develop graduallygradual developmentslow progress/to progress slowly
uzun zaman önce
long before

Primitive calculating machines existed long before computers were developed. - İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.

It was not long before she came. - O gelmeden uzun zaman önce değildi.

uzun zaman önce
a long while ago
uzun zaman önce
long ago

He should have done that long ago. - Onu uzun zaman önce yapmalıydı.

This was built long ago. - Bu uzun zaman önce inşa edildi.

uzun zaman önce
a long time ago
sonsuz uzun zaman süreci
coon's age
çok uzun zaman
eon
çok uzun zaman
aeon
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) MELİYY
uzun zaman
Favoriten