Ben her zaman sana yardım etmeye hazırım.
- I am always ready to help you.
Neredeyse gitmeye hazırım.
- I'm about ready to go.
Hazırlıklı bir konuşma yaptım.
- I had a speech ready.
Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
- We ought to be ready for whatever comes.
Bu köprünün kullanıma hazır hale gelmesi yıllar sürebilir.
- It could take years before this bridge is ready to use.
Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
- Dinner is almost ready.
Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.
- She packed yesterday, so as to be ready early today.
Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.
- I'm all packed and ready to go.
Tamam, sanırım hazırım.
- OK, I guess I'm ready.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Sorgulama sırasında, Fadıl herhangi bir soruyu cevaplamaya hazır ve istekli görünüyordu.
- During the interrogation, Fadil appeared to be ready and willing to answer any question.
Hazır ve istekliyim, Tom.
- I'm ready and willing, Tom.
Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.
- She packed yesterday, so as to be ready early today.
En kötüsü için hazır olmalısınız.
- You should be ready for the worst.
The seed is ready to sprout.
... The global game board has been set, and we are now ready to play. ...
... I'd be ready for it. ...