Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
 - Tom has been struck by lightning three times.
Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
 - The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
O zaman Japonya'da demiryolları yoktu.
 - There were no railroads in Japan at that time.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
 - I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Oda uzun süredir boş.
 - The room has been empty for a long time.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
 - They have lived here for a long time.
Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
 - I had a call from her for the first time in a long time.
Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
 - How many times do I have to ask you to call me by my first name?
Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak.
 - He will be talking with his family at this time tomorrow.
O, yarın bu vakitte Londra'da olacak.
 - He will be in London at this time tomorrow.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
 - Imagine that you have a time machine.
Zamanın ölçüsü nedir?
 - What are the measures of time?