Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.
 - It was awesome to meet you in real life!
Meg Tom'la tekrar buluşmaktan mutluydu.
 - Meg was happy about meeting Tom again.
Herkes seninle tanışmak istiyor.Sen ünlüsün!
 - Everyone wants to meet you. You're famous!
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
 - Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Atletik yarışma gelecek haftaya kadar ertelendi.
 - The athletic meet was put off until next week.
Yarın atletik yarışmaya katılmamız gerekiyor.
 - We are supposed to take part in the athletic meet tomorrow.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
 - I had a chance to meet him in Paris.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - He promised to meet him at the coffee shop.
Sizin gibi hoş insanlara rastlamak enderdir.
 - It's rare to meet nice people like you.
Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim.
 - Pleased to meet you. I am an anteater.
Ben sizinle karşılamaya can atıyorum.
 - I've been anxious to meet you.
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
 - In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
 - She promised to meet her at the coffee shop.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
 - I had a chance to meet him in Paris.