O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
 - He got a prize for winning the competition.
Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.
 - We should probably postpone the competition.
Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi.
 - Most opponents of slavery did not vote.
Acımasız hükümetler sık sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.
 - Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.
O, rakiplerine göre cömerttir.
 - He is generous to his opponents.
Onlar iyi rakiplerdi.
 - They were good opponents.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
 - I like to play sport for fun not for competition.
Yabancı firmalardan kaynaklanan bir rekabetle karşı karşıyayız.
 - We face competition from foreign suppliers.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
 - Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Çok müsabaka kazandı.
 - He won many competitions.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
 - Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
 - Lincoln welcomed his old political opponent.
He wants to participate in the contest.
 - He would like to take part in the competition.
... VINT CERF: I didn't know we were in a competition. ...
... in competition. ...