He had to carry many loads from the house to station.
- O, evden istasyona çok fazla yük taşımak zorunda kaldı.
This box is too bulky to carry.
- Bu kutu taşımak için çok fazla büyüktür.
Sami used his own truck to transport his furniture.
- Sami mobilyalarını taşımak için kendi kamyonunu kullandı.
The baskets they use to transport fruit are made with strips of cane.
- Onların meyve taşımak için kullandıkları sepetler kamış şeritlerinden yapılır.
The ice on the lake is too thin to bear your weight.
- Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince.
She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
- O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,
Tom's wallet was a bit the worse for wear, and Mary said he should get a new one.
- Tom'un cüzdanı taşımak için biraz daha kötüydü. Mary yeni bir tane alması gerektiğini söyledi.
This place isn't convenient to public transportation.
- Bu yer toplu taşıma için uygun değildir.
It's a pain in the neck to get there by public transportation.
- Toplu taşıma aracı ile oraya gitmek can sıkıcı.
The government prohibits us from carrying guns without a license.
- Hükümet, ruhsatsız silah taşımaktan bizi men ediyor.
The car has three rows of seats and is capable of carrying eight passengers.
- Arabanın üç sıra koltuğu vardır ve sekiz yolcu taşıma kapasitesine sahiptir.
This place isn't convenient to public transportation.
- Bu yer toplu taşıma için uygun değildir.
The public transportation system runs like clockwork.
- Toplu taşıma sistemi saat gibi çalışır.
Will the ice bear our weight?
- Buz bizim ağırlığını taşıyabilecek mi?
Americans have the right to bear arms.
- Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.
This sushi restaurant has a conveyor belt that carries sushi.
- Bu suşi restoranının suşi taşıyan bir konveyör bantı var.
The pipe conveys water from the lake to the factory.
- Boru, gölden fabrikaya su taşır.
Yuriko is planning to move into the furniture business.
- Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
Few elephants would volunteer to move to Europe.
- Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
I think it's time for me to move to the suburbs.
- Sanırım varoşlara taşınmamın zamanıdır.
He helped me to carry the bag.
- Çantayı taşımam için bana yardımcı oldu.
Tom doesn't carry much luggage on trips.
- Tom gezilerde çok bagaj taşımaz.
Tom was looking for some people to help him move his piano.
- Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.
Tom can't help move the piano because he has a bad back.
- Tom sırtı ağrıdığı için piyanoyu taşımaya yardım edemiyor.
Icebreakers are used to carry cargo and break ice.
- Buzkıranlar kargo taşımak ve buz kırmak için kullanılır.
He was carrying an umbrella under his arm.
- O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
Tom was carrying an armful of books.
- Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
He helped me to carry the bag.
- Çantayı taşımam için bana yardımcı oldu.
I helped carry those bags.
- Şu çantaları taşımaya yardım ettim.
How much is the freight on this box?
- Bu kutuda taşıma ücreti ne kadar?
How many people did it take to move the piano?
- Piyanoyu taşımak kaç kişi gerektirdi?
The yoke of marriage is so heavy that it takes two people to carry it – sometimes three.
- Evliliğin boyunduruğu o kadar ağırdır ki onu taşımak iki kişi gerektirir-bazen üç.
People carried their own weight then.
- İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı.
I carried three books.
- Ben üç kitap taşıdım.
Tom offered to ferry us across the river in his boat.
- Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.
A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.
- Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
Handling dynamite can be dangerous.
- Dinamit taşıma tehlikeli olabilir.
How much is the handling charge?
- Taşıma ücreti ne kadar.