Hükümet, ruhsatsız silah taşımaktan bizi men ediyor.
- The government prohibits us from carrying guns without a license.
Arabanın üç sıra koltuğu vardır ve sekiz yolcu taşıma kapasitesine sahiptir.
- The car has three rows of seats and is capable of carrying eight passengers.
Tom bir demlik kahve taşıyarak mutfaktan döndü.
- Tom returned from the kitchen carrying a pot of coffee.
Tom bir kitap yığını taşıyarak içeri girdi.
- Tom came in carrying a stack of books.
O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
- He was carrying an umbrella under his arm.
Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Tom was carrying an armful of books.
Tom şemsiye taşıyan tek kişiydi.
- Tom is the only one carrying an umbrella.
Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
- A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.