Listeyi hazırlamak için zamana ihtiyacımız var.
 - We need time to prepare the list.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
 - It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Onun adamlarını savaşa hazırlanmak için zamanı vardı.
 - He had time to prepare his men for battle.
Bu sınava hazırlanmak en az 10 saatimi alacaktır.
 - It will take me no less than 10 hours to prepare for the exam.
En kötüsü için hazırlanmalısın.
 - You should prepare for the worst.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
 - It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
 - We have to prepare for that.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
 - I need a little more time to prepare.
Şimdi onu yapmak için hazırım.
 - I'm prepared to do that now.
Bunu yapmak için hazır değilim.
 - I'm not prepared to do this.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
 - He prepared his speech very carefully.
O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.
 - She prepared the meal in a very short time.
Abdulhamid politicised the army and prepared the ground for his own fall.
Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşgul.
 - My mother is busy preparing supper.
Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.
 - Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.
Tom yarınki dersler için hazırlanıyor gibi görünüyor.
 - Tom seems to be preparing for tomorrow's lessons.
Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.
 - Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams.
Hazırlanmış olmak zorunda olacağım.
 - We'll have to be prepared.
Tom'un gelecek sefer daha iyi hazırlanmış olması gerekiyor.
 - Tom needs to be better prepared next time.
Sami risk almak için hazırlanmak zorundaydı.
 - Sami had to be prepared to take risks.
Tom hazırlanmak istedi.
 - Tom wanted to be prepared.
Toplantı için dikkatlice hazırlandı.
 - He prepared carefully for the meeting.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
 - Rebel forces prepared to fight.
O, çok kısa bir sürede yemeği hazırladı.
 - She prepared the meal in a very short time.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
 - He prepared his speech very carefully.
O, sınava hazırlanmakla meşgul.
 - He is busy preparing for the examination.
O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
 - She is busy preparing for the trip.
Hazırlıklı olmak zorundayız.
 - We have to be prepared.
Acil bir durum için hazırlıklı olmalısın.
 - You must be prepared for an emergency.
We prepared the spacecraft for takeoff.
She prepared a meal from what was left in the cupboards.
We prepared a fish for dinner.
We prepared for a bumpy ride.
The journalist interviewed an eye-witness who was not prepared to disclose his identity.
... If we don't prepare our people with the skills that they need ...
... So in the process, we asked our military sector to prepare ...