Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

pratik yapmak

listen to the pronunciation of pratik yapmak
Турецкий язык - Английский Язык
{f} practice

Tom showed up late to practice yesterday. - Tom dün pratik yapmak için geç geldi.

I want to practice with you. - Seninle pratik yapmak istiyorum.

practise

He usually wants to practise his English on me. - O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor

I want to practise my English. - İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.

dust off
to practice

I want to practice with you. - Seninle pratik yapmak istiyorum.

He used every chance to practice English. - İngilizceyi pratik yapmak için her fırsatı kullandı.

to practise, to practice
pratik yapma
practicing
pratik yap
{f} practised

Tom practised his speech in front of the mirror. - Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.

pratik yap
{f} practise

He usually wants to practise his English on me. - O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor

Tom practised his speech in front of the mirror. - Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.

pratik yap
{f} practiced

Tom must've practiced that a lot. - Tom onu çok pratik yapmış olmalı.

Andy must have practiced very hard. - Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.

pratik yap
{f} practice

Tom practices playing the bassoon every day. - Tom her gün fagot çalarak pratik yapar.

Can you practice Japanese with me? - Benimle Japonca pratik yapar mısın?

pratik yapmak
Избранное