İki kere yedi on dörttür.
- Two times seven is fourteen.
Dört kere beş 20'dir.
- Four times five is 20.
Film yıldızı söylediği bütün düşüncesiz şeylerden dolayı hatasını kabul etmekte defalarca zorlandı.
- The movie star ate crow many times because of all the thoughtless things she said.
Tom defalarca Boston'da bulundu.
- Tom has been to Boston a number of times.
O otobüs günde kaç kez çalışır?
- How many times a day does that bus run?
Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
- These medicines should be taken three times a day.
A, B'nin 5 katı kadar uzundur.
- A is 5 times as long as B.
O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.
- She knows ten times as many English words as I do.
Zamanın gerisinde kalmayayım diye her gün gazete okumayı bir alışkanlık haline getirdim.
- I make it a rule to read the newspaper every day lest I should fall behind the times.
Viking zamanında, Grönland bugünkünden daha yeşildi.
- In Viking times Greenland was greener than today.
Sami şu an zor günler geçiriyor.
- Sami is going through difficult times right now.
Sayfiye evi bana onunla birlikte geçirdiğim mutlu günleri hatırlattı.
- The cottage reminded me of the happy times I had spent with her.
Bunu birkaç kez denedim.
- I tried that a couple of times.
Birkaç kez denedi, ancak başarısız oldu.
- He tried several times, but failed.
Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom has been struck by lightning three times.
O, bir yıldırım tarafından üç kez çarpıldı.
- He has been struck by lightning three times.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.
- The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.