Felicja, Łazarz adında yakışıklı bir adamla evli.
- Felicja is married to a handsome man called Lazarz.
Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.
- Larry Ewing is married and the father of two children.
Size uzun ve mutlu bir evlilik hayatı diliyorum.
- I wish you a long and happy married life.
Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.
- It takes a lot of time getting used to married life.
Misako, geçen Haziran bir Kanadalıyla evlendi.
- Misako married a Canadian last June.
Lisa Lillien, Dan Schneider ile evlenmiştir.
- Lisa Lillien is married to Dan Schneider.
Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- Be born, get married, and die; always bring money.
Tom ve Mary evlenmek için karar verdi.
- Tom and Mary decided to get married.
Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.
- Tom continued his relationship with that married woman.
Martyna ile evlenmek istiyorum.
- I want to marry Martyna.
Onun gibi biriyle evlenmekle aptallık yaptım.
- I was a fool for marrying someone like her.
John Jane ile evliydi.
- John was married to Jane.
Lisa Lillien, Dan Schneider ile evli.
- Lisa Lillien is married to Dan Schneider.
Tom, Mary'nin evli bir kadın olduğunu öğrendi.
- Tom found out that Mary was a married woman.
Ben şimdi evli bir kadınım.
- I'm a married woman now.
Lisa Lillien, Dan Schneider ile evlenmiştir.
- Lisa Lillien is married to Dan Schneider.
Tom sonunda Mary ile evlenmekten vazgeçti.
- Tom ended up marrying Mary after all.
Martyna ile evlenmek istiyorum.
- I want to marry Martyna.
Yüz elli bin çiftin, 2006 yılında Shanghai'da evlenmesi bekleniyor.
- One hundred and fifty thousand couples are expected to get married in Shanghai in 2006.
Gerçekten mi? Onun evlenecek son kişi olduğunu düşünüyordum.
- Really? I thought she'd be the last person to get married.
Bence Tom ve Mary evlenmek için çok genç.
- I think Tom and Mary are too young to get married.
Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- Be born, get married, and die; always bring money.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
- You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
18 yaşından küçükler evlenemez.
- People under 18 cannot marry.
Leyla evlenmek için nişanlıdır.
- Layla is engaged to be married.
Kızını benim gibi bir adamla evlendirmek ister misin?
- Would you want your daughter to marry a guy like me?
Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor.
- She wants to marry her daughter to a doctor.
I have chequed him for it, and the young lion repents; marry, not in ashes and sackcloth, but in new silk and old sack.
The kyngdome of heven is lyke unto a certayne kinge, which maryed his sonne .
In some cultures, it is acceptable for an uncle to marry his niece.
His daughter was married some five years ago to a tailor's apprentice.
A justice of the peace will marry Jones and Smith.
... Who someone is married to or the height restrictions on a ...
... obviously, we were married, but it was a lot easier for us ...