I'd like to check out.
- Ben kontrol etmek istiyorum.
I just wanted to check my email.
- Sadece e postamı kontrol etmek istedim.
Anger is hard to control.
- Öfkeyi kontrol etmek zordur.
I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.
- Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum.
I'll go to check out the bedroom.
- Yatak odasını kontrol etmek için gideceğim.
I'd like to check out.
- Ben kontrol etmek istiyorum.
I'll be back to check on you later.
- Daha sonra seni kontrol etmek için döneceğim.
I'll be back in an hour to check on you again.
- Seni tekrar kontrol etmek için bir saat içinde döneceğim.
They needed a new government to control the anarchy.
- Onların anarşiyi kontrol etmek için yeni bir hükümete ihtiyaçları vardı.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
He checked that all the doors were safely shut.
- Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
Tom wants you to check it out.
- Tom bunu kontrol etmeni istiyor.
Should I go check it out?
- Onu kontrol etmeye gitmeli miyim?
Try to control yourselves.
- Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
Anger is hard to control.
- Öfkeyi kontrol etmek zordur.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
Would it be fair to say you have a problem controlling your anger?
- Öfkenizi kontrol etmekte bir sorununuzun olduğunu söylemek adil olur mu?
Tom controlled everything.
- Tom her şeyi kontrol etti.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
I have trouble controlling my anger.
- Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
He checked that all the doors were safely shut.
- Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.