You're allowed to do that.
- Onu yapmaya izinlisin.
That's no longer allowed.
- Tom daha uzun izinli değil.
Are you off duty tonight?
- Bu gece izinli misin?
I'll be off duty at noon on Saturday.
- Cumartesi öğleyin izinli olacağım.
Tom was off duty this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra izinliydi.
The policeman was off duty when he was shot to death.
- Polis vurularak öldürüldüğünde izinliydi.
Tom has been on leave for three weeks.
- Tom üç haftadır izinli.
He likes to relax at home with his family when he is on leave from the Air Force.
- O, hava kuvvetlerinden izinli iken ailesiyle birlikte evde dinlenmeyi sever.
Tom is permitted to do that.
- Tom bunu yapmak için izinli.
She wanted my permission to use the telephone.
- Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
He's just gone on leave.
- O az önce izinli gitti.
She took two weeks' leave and visited China.
- O iki hafta izin aldı ve Çin'i ziyaret etti
The teacher permitted the boy to go home.
- Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.
They were not permitted to cross into Canada.
- Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi.
Half the office took a day off.
- Ofisin yarısı izin aldı.
I took a paid day off yesterday.
- Dün bir gün ücretli izin aldım.
Circumstances do not permit me such a holiday.
- Koşullar bana böyle bir tatil izin vermez.
I am, by no means, allowed to become ill now, tomorrow is my holiday.
- Şimdi hiçbir şekilde hasta olmama izin verilmiyor. Yarın benim tatilim.
Does Tom have a license?
- Tom'un bir izin belgesi var mı?
Why wouldn't you let me get a driver's license?
- Neden ehliyet almama izin vermedin?
If I'd known that it would come to this, I would have never consented.
- İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.
His mother will not consent to his going there alone.
- Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.
Why are we allowing this to happen?
- Neden bunun olmasına izin veriyoruz?
Tom has been allowing me to borrow his bicycle every Monday.
- Tom her pazartesi onun bisikletini ödünç almama izin veriyor.
You are not allowed to violate the rules.
- Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.
After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner.
- Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.
Workers in France receive four weeks of paid vacation each year.
- Fransa'da işçiler her yıl dört haftalık ücretli izin alırlar.
I'm going to take my vacation in September rather than July.
- İzinimi temmuzda değil eylülde alacağım.
I'm going to take my vacation in September rather than July.
- İzinimi temmuzda değil eylülde alacağım.
Workers in France receive four weeks of paid vacation each year.
- Fransa'da işçiler her yıl dört haftalık ücretli izin alırlar.
Would you mind letting me see your passport?
- Pasaportunuzu görmeme izin verir misiniz?
I stood aside to let them pass.
- Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.
Will you excuse me for a moment?
- Bana biraz izin verir misiniz?
Will you excuse me for just a moment?
- Biraz izin verir misiniz?
Most government workers are on furlough.
- Çoğu hükümet çalışanı izinde.
I will come, weather permitting.
- Hava izin verirse, gelirim.