Amerika'da bir iş bulmak zordur.
- Es ist schwer, in Amerika Arbeit zu finden.
Gönülden gönüle, yol var dediler. O gün bugün yoldayız. Yol bulmak kolay imiş. Mesele gönül bulabilmek imiş.
- Man sagte, es gäbe einen Weg von Herz zu Herz. Seitdem sind wir auf der Suche danach. Diesen Weg zu finden sei einfach, das Problem sei jedoch, ein Herz zu finden.
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
- Finding his office was easy.
Onun ofisini bulmak kolaydı.
- It was easy to find his office.
Onun ofisini bulmak kolaydı.
- Finding her office was easy.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
O eski kitap gerçek bir keşiftir.
- That old book is a real find.
Bu önemli bir bulgudur.
- This is a significant finding.
Tom'un bulgularımı tasdik etmesini istedim.
- I asked Tom to confirm my findings.
Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır.
- The coffee has got to be as hot as a girl's kiss on the first date, as sweet as those nights in her arms, and as dark as the curse of her mother when she finds out.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
En yakın mağazayı nerede bulabilirsin?
- Where can you find the closest store?
Eğer bir şey bulmak istiyorsan, bakmak gibi bir şey yoktur.
- There is nothing like looking, if you want to find something.
Sami'nin, çocuklarına bakmak için bir iş bulması gerekiyordu.
- Sami needed to find a job to support his children.
It's a word I'd like to find a replacement for.
- Es ist ein Wort, für das ich gerne einen Ersatz finden würde.
The police will get you to find the bullets.
- Die Polizei wird euch dazu bringen, die Kugeln zu finden.