İlkbaharı sonbahara tercih ederim.
- I prefer spring to fall.
Biz geçen sonbaharda New York'a taşındık.
- We moved to New York last fall.
O, düşüşten sonra topal oldu.
- He was lame after the fall.
Bir tente onun düşüşünü kırdı ve onun hayatını kurtardı.
- An awning broke his fall and saved his life.
Ağaç düşmek üzereydi.
- The tree was ready to fall down.
Buz üzerinde düşmek incitir.
- Falling on ice hurts.
Düşen kayalar yolu kapattı.
- Fallen rocks blocked the road.
Yol düşen kayalar tarafından bloke edildi.
- The road was blocked by fallen rocks.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
- A fallen rock barred his way.
Benim tatil planı suya düştü.
- My holiday plan has fallen through.
Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
- A fallen rock barred his way.
Saçınız dökülmeye başlayacaktır.
- Your hair will start to fall out.
Hans Berlin duvarının yıkılmasını hatırlayacak kadar yaşlıyım dedi.
- I'm old enough to remember the fall of the Berlin wall, said Hans.
Tüm masraflar sponsora düşecektir.
- All the expenses will fall on the sponsor.
Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
- Newton saw an apple fall off a tree.
Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
- Sami falls into that category of people.
Kilise katılımı düştü.
- Church participation has fallen.
Uykuya dalmak elimde değildi.
- I couldn't help falling asleep.
Araba sürerken uykuya dalmaktan korktum.
- I was afraid I might fall asleep while driving.
O, bir düşmede yaralandı.
- She was injured in a fall.
Gökkubbe onun üzerine düşmesin.
- May the firmament not fall upon him.
Romalılar, imparatorluğun çöküşünü istemedi, ama oldu.
- Romans did not wish for the fall of their empire, but it happened.
Ne Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açtı?
- What led to the fall of the Roman Empire?
Tom tanıştığı her güzel kıza aşık olur.
- Tom falls in love with every beautiful girl he meets.
Orman sonbaharda çok güzeldir.
- The forest is very beautiful in the fall.
Anadili olarak konuşan kişi sayısı 10'dan aza düştüğünde bir dil ölü olarak kabul edilir.
- A language is considered dead when the number of native speakers falls to less than 10.
Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
- Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
Yaprakların hepsi döküldü.
- The leaves have all fallen.
Kaldırım dökülen yapraklarla kaplıydı.
- The sidewalk was covered with fallen leaves.
O tekrar hastalanmaktan korkuyor.
- She is afraid of falling ill again.
Orada harika bir şelale gördüm.
- I saw a wonderful fall there.
Bu kulübe çökme tehlikesinde.
- This hut is in danger of falling down.
to honor fallen soldiers.
a fallen building.
a fallen woman.
fallen raindrops.
We'll have to walk; my car has fallen over.
This is a monument to all those who fell in the First World War.
And so it falls to me to make this important decision.
Rome fell to the Goths in 410 AD.
Thrown from a cliff, the stone fell 100 feet before hitting the ground.
He set up his rival to take the fall.
Our senator fell into disrepute because of the banking scandal.
the fall of Rome.
Ghoaſt . / To morrow in the battaile thinke on me, / And fall thy edgeleſſe ſword, diſpaire and die.
She has fallen ill.
... remember fallen comrades and give thanks for being ...
... insurance companies. And over time, if traditional Medicare has decayed or fallen apart, then ...