Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
- When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.
- English is by far the most widely-spoken language in the world.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Kapı sonuna kadar açıktı.
- The door was wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
He travelled far and wide.
He has read and traveled extensively.
... growth? Again, the matter is studies and debated extensively. ...
... accident? Are there deep reasons? These are matters that are extensively debated. ...