Şimdi eksantrik olun. Mor giymek için yaşlılığı beklemeyin.
 - Be eccentric now. Don't wait for old age to wear purple.
Anne! Bunu giymek istemiyorum.
 - Mom, I don't want to wear this.
Meteoroloji uzmanlarına güvenmiyor musunuz?
 - Don't you trust the weathermen?
Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?
 - Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right?
Parkta beyzbol oynama.
 - Don't play baseball in the park.
Koltuğunu neden şu yaşlı beyefendiye vermiyorsun?
 - Why don't you give your seat to that old gentleman?
Koltuğunu neden şu yaşlı beyefendiye vermiyorsun?
 - Why don't you give your seat to that old gentleman?
Niçin bir beyefendi gibi davranmaya çalışmıyorsun?
 - Why don't you try to behave like a gentleman?
Öğretmenler bir sürü tavsiye vermelerine rağmen, öğrenciler her zaman onu almazlar.
 - Although teachers give a lot of advice, students don't always take it.
Ben vekil öğretmeni sevmiyorum.
 - I don't like the substitute teacher.
Don't keep me on tenterhooks!
 - Don't keep me in suspense!
The frost killed all the flowers.
 - Don bütün çiçekleri öldürdü.
There is frost on the grass.
 - Çİmin üzerinde don var.
Please freeze the fish and meat.
 - Lütfen balığı ve eti dondurun.
Tom finished eating all the ice cream that was in the freezer.
 - Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.
Tom has never bought frozen apples.
 - Tom asla dondurulmuş elma almadı.
The bones remained frozen in the ice.
 - Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
We were nearly frozen to death.
 - Neredeyse donarak ölüyorduk.
I was frozen to the bone.
 - İliklerime kadar dondum.
Tom was freezing to death.
 - Tom donarak ölüyordu.
The temperature is above freezing today.
 - Bugün sıcaklık donma noktasının üzerinde.
It should be freezed!
 - Dondurulması gerekir.