Change alone is eternal, perpetual, immortal.
 - Tek başına değişim, sürekli, sonsuz ve ölümsüzdür.
The year 1796 saw a change in American politics.
 - 1796 yılında, Amerikan siyasetinde bir değişim gördüm.
I wonder if exchange students can join this club.
 - Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?
As cultural exchange continued between the two countries, their mutual understanding became even deeper.
 - İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti.
Everything is in flux.
 - Her şey değişim halinde.
Everything is in flux.
 - Her şey değişim halinde.
It is difficult to adapt oneself to sudden changes of temperature.
 - Kendini sıcaklığın ani değişimlerine göre ayarlamak zordur.
Changes in the country are inevitable.
 - Ülkedeki değişimler kaçınılmazdır.