Changes in the country are inevitable.
- Ülkedeki değişimler kaçınılmazdır.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
- Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
The year 1796 saw a change in American politics.
- 1796 yılında, Amerikan siyasetinde bir değişim gördüm.
You need to have exact change to pay the toll of the expressway.
- Otoban geçiş ücretini ödemen için tam değişime sahip olmalısın.
Everything is in flux.
- Her şey değişim halinde.
Jim stayed with us while he was in Japan as an exchange student.
- Jim değişim öğrencisi olarak Japonya'da bizimle kaldı.
Are you an exchange student?
- Sen bir değişim öğrencisi misin?