He fell while skiing off-piste.
- Pist dışında kayak yaparken düştü.
Tom will be out of the office until next Monday.
- Tom gelecek pazartesiye kadar ofisin dışında olacak.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
He has unsightly hairs growing out of his ears.
- Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.
Apart from English, he also teaches math.
- İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
Apart from his parents, nobody would defend the suspect.
- Anne ve babasının dışında, hiç kimse şüpheliyi savunmadı.
Please wait outside of the house.
- Lütfen evin dışında bekle.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Everybody is busy except me.
- Benim dışında herkes meşgul.
The men had little to do except hunt for food.
- İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
There was no one in the room besides Mary and John.
- Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.
Is anyone coming besides your friends?
- Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
Out of my salary, I had begun to save a few dollars.
- Aylığımın dışında, birkaç dolar biriktirmeye başladım.
Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
- Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Aside from him, nobody else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Aside from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.
I am saving money in order to study abroad.
- Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.
He is saving money for a trip abroad.
- Yurt dışında bir yolculuk için para biriktiriyor.
Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
- Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
Traveling abroad is out of the question.
- Yurt dışında seyahat söz konusu değil.
Is anyone coming besides your friends?
- Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
There was no one in the room besides Tom and Mary.
- Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu.
Gabriel took nothing but the hot soup and a little sherry.
- Gabriel sıcak çorba ve biraz şerinin dışında bir şey almadı.
I know nothing except that she left last week.
- Geçen hafta gitmesinin dışında bir şey bilmiyorum.
We know nothing except that he did not come home that day.
- O gün eve gelmemesinin dışında bir şey bilmiyoruz.
I first met Tom in a little bar outside of town.
- Tom'la ilk kez kasabanın dışında küçük bir barda tanıştım.
The kitchen table was bare except for a bowl of fruit.
- Bir kase meyvenin dışında mutfak masası bomboştu.
Tom had never had time to read anything other than textbooks when he was a student.
- Tom öğrenciyken ders kitaplarının dışında bir şey okuyacak zamanı yoktu.
Tom does little other than play the guitar.
- Tom gitar çalmanın dışında çok az şey yapar.
Is the human condition flexible enough to adapt to environments beyond Earth?
- İnsan bünyesi, Dünya dışındaki ortamlara uyum sağlayabilecek kadar esnek mi?
He is beyond the chance of recovery.
- O iyileşme şansı dışındadır.
Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
- Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
Speech is external thought, and thought internal speech.
- Konuşma dış düşünce ve düşünce iç konuşmadır.
Is there life in outer space?
- Dış uzayda yaşam var mı?
The cerebral cortex is the brain's outer layer.
- Serebral korteks beynin dış katmanıdır.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
Sami's body had no outward sign of visible trauma.
- Sami'nin cesedinde hiçbir görünür dış travma işareti yoktu.
Have you ever been to a foreign country?
- Hiç yurt dışında bulundun mu?
The Foreign Minister was a puppet.
- Dışişleri Bakanı bir kuklaydı.
I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
He rushed out of the office.
- O ofisten dışarı fırladı.
You are off the point.
- Konunun dışına çıktın.
She shooed him outdoors.
- O onu dışarı kışkışladı.
It is getting dark outdoors.
- Dışarıda hava kararıyor.
Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
- Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
- Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
Don't be fooled by appearances.
- Dış görünüşlere aldanmayın.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Innovators think outside the box.
- Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
You will benefit by a trip abroad.
- Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
Traveling abroad is now more popular.
- Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.
The food wasn't very delicious, but otherwise the party was a success.
- Yemek çok lezzetli değildi ama bunun dışında parti bir başarıydı.
Otherwise he had nothing to add.
- Bunun dışında, onun ekleyecek bir şeyi yoktu.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
The exosphere is the outermost layer of our atmosphere.
- Egzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.
The exosphere is the outermost layer of our atmosphere.
- Ekzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.
Tom couldn't sneak out of the dorm without being seen.
- Tom görülmeden yurdun dışına çıkamadı.
Tom told Mary that it was too cold to go outside without a coat.
- Tom Mary'ye paltosuz dışarı gidilmeyecek kadar çok soğuk olduğunu söyledi.
The policeman was off duty.
- Polis görev dışındaydı.