What do you think would happen if the earth stopped spinning?
- Sence dünyanın dönmesi durursa ne olur?
In the sunlight my head started to spin, and I lay down to have a rest on the grass.
- Güneş ışığında kafam dönmeye başladı ve dinlenmek için çim üzerinde uzandım.
Conversion to the metric system was opposed by tool manufacturers.
- Metrik sisteme dönmeye üreticileri tarafından karşı çıkıldı.
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
Do you know who invented the Ferris wheel?
- Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?
She did not turn up after all.
- Beklenenin tersine geri dönmedi.
He never turns his back on a friend in need.
- Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
She loved fat men, so she decided to convert to Buddhism.
- O şişman erkekleri seviyordu, bu yüzden Budizm'e dönmeye karar verdi.
He turned to the right instead of turning to the left.
- O, sola dönme yerine sağa döndü.
Before turning, put on your blinkers to warn other drivers.
- Dönmeden önce diğer sürücüleri uyarmak için sinyal lambalarını yak.
We're going to have to turn back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
We have to turn back.
- Geri dönmek zorundayız.
I must return home within a week.
- Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
It's too late to turn back now.
- Şimdi geri dönmek için çok geç.
We have to turn back.
- Geri dönmek zorundayız.
We want to come back to Boston.
- Boston'a dönmek istiyoruz.
You may go out only if you come back soon.
- Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
The Ferris wheel is my favorite.
- Dönme dolap benim favorimdir.
This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.
- Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.
I order you to turn right.
- Sana sağa dönmeni emrediyorum
Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
- Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.
The last time I called her she told me that she wants to get back to Italy.
- Onu son aradığımda, bana İtalya'ya dönmek istediğini söyledi.
I don't want to go back there.
- Ben oraya dönmek istemiyorum.
Do you think I'm too old to go back to school?
- Benim okula geri dönmek için çok fazla yaşlı olduğumu düşünüyor musunuz?
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
Dave never returned to school again.
- Dave asla tekrar okula geri dönmedi.
Do you know who invented the Ferris wheel?
- Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
- İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
This differential equation can be easily solved by Laplace transform.
- Bu diferansiyel denklemler Laplace dönüşümüyle kolayca çözülebilir.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
Tom can't back down now.
- Tom şimdi sözünden dönemez.
Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
- Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
There is a rotating restaurant at the top of this tower.
- Bu kulenin tepesinde döner restoran var.
The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas.
- Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.
He left the Mexican capital to return to Texas.
- O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
I'll return to get my handbag.
- Ben el çantamı almak için geri döneceğim.
He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
- O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
After a long absence, he returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
I think I have to go back on a diet after Christmas.
- Sanırım ben Noel'den sonra diyete geri dönmek zorundayım.
He left the Mexican capital to return to Texas.
- O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
I wanted to return to your village.
- Köyüne dönmek istedim.
We'll have to come back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
Do you want to come back to my office?
- Ofisime geri dönmek istiyor musun?
Tom would've liked to stay longer, but he had to get back to the office.
- Tom daha uzun kalmak isterdi ama ofise geri dönmek zorundaydı.
Tom wanted to stay in Boston for a few more days, but he had to get back to Chicago.
- Tom Boston'da birkaç gün daha kalmak istedi ama Şikago'ya dönmek zorundaydı.
Snow began whirling through the street.
- Kar sokaklarda fırıl fırıl dönmeye başladı.
There was a storm, and snow began whirling through the street.
- Bir fırtına vardı ve kar sokaklarda fırıl fırıl dönmeye başladı.