What do you think would happen if the earth stopped spinning?
- Sence dünyanın dönmesi durursa ne olur?
The room started to spin after I drank too much.
- Ben çok içtikten sonra oda dönmeye başladı.
Conversion to the metric system was opposed by tool manufacturers.
- Metrik sisteme dönmeye üreticileri tarafından karşı çıkıldı.
He never turns his back on a friend in need.
- Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
I order you to turn right.
- Sana sağa dönmeni emrediyorum
Sami's world stopped turning.
- Sami'nin dünyası dönmeyi durdurdu.
Before turning, put on your blinkers to warn other drivers.
- Dönmeden önce diğer sürücüleri uyarmak için sinyal lambalarını yak.
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
The world's first Ferris wheel was built in Chicago. It was named after its contructor, George Washington Gale Ferris, Jr.
- Dünyanın ilk dönme dolabı Şikago'da yapıldı. Ona yapımcısının adı verildi, George Washington Gale Ferris, Jr.
She loved fat men, so she decided to convert to Buddhism.
- O şişman erkekleri seviyordu, bu yüzden Budizm'e dönmeye karar verdi.
It's too late to turn back now.
- Şimdi geri dönmek için çok geç.
We're going to have to turn back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
- Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
We're going to have to turn back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
It's too late to turn back now.
- Şimdi geri dönmek için çok geç.
We want to come back to Boston.
- Boston'a dönmek istiyoruz.
If you don't want to come back, I'll understand.
- Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
Who were you with on the Ferris wheel?
- Dönme dolapta kimle birlikteydin?
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
The leaves of the trees turn yellow in fall.
- Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
- Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
Tom had to go back the way he'd come.
- Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
Tom didn't want to go back to where he was born.
- Tom doğduğu yere geri dönmek istemiyordu.
The last time I called her she told me that she wants to get back to Italy.
- Onu son aradığımda, bana İtalya'ya dönmek istediğini söyledi.
I have to get back to Boston.
- Boston'a geri dönmek zorundayım.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
- Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
- İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
This differential equation can be easily solved by Laplace transform.
- Bu diferansiyel denklemler Laplace dönüşümüyle kolayca çözülebilir.
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
What I like best is going on Ferris wheels.
- Dönme dolaba binmek benim en sevdiğim şeydir.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
Tom refused to back down.
- Tom sözünden dönmeyi reddetti.
Tom isn't going to back down.
- Tom sözünden dönmeyecek.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
At the equator, the Earth is rotating at a speed of about about 2200 kilometers per hour.
- Ekvatorda, Dünya yaklaşık saatte 2200 kilometre hızla dönüyor.
There is a rotating restaurant at the top of this tower.
- Bu kulenin tepesinde döner restoran var.
I'll return to get my handbag.
- Ben el çantamı almak için geri döneceğim.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
When will you return?
- Ne zaman geri döneceksin?
He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
- O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
The president was forced to return to Washington.
- Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
In order to return to our era, what should we do?
- Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
I think I have to go back on a diet after Christmas.
- Sanırım ben Noel'den sonra diyete geri dönmek zorundayım.
We'll have to come back.
- Geri dönmek zorunda kalacağız.
If you don't want to come back, I'll understand.
- Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
Tom would've liked to stay longer, but he had to get back to the office.
- Tom daha uzun kalmak isterdi ama ofise geri dönmek zorundaydı.
Tom wanted to stay in Boston for a few more days, but he had to get back to Chicago.
- Tom Boston'da birkaç gün daha kalmak istedi ama Şikago'ya dönmek zorundaydı.
There was a storm, and snow began whirling through the street.
- Bir fırtına vardı ve kar sokaklarda fırıl fırıl dönmeye başladı.
Snow began whirling through the street.
- Kar sokaklarda fırıl fırıl dönmeye başladı.