Can a two-year-old boy run that fast?
- İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?
See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
- Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
She'd never been this frightened before.
- O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
I've never woken up this early.
- Hiç bu kadar erken kalkmadım.
That's it. I've done all I can do.
- Bu kadar. Elimden gelen her şeyi yaptım.
I believe that's it for now.
- Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.
I'm happy to see so many friendly faces.
- Bu kadar çok dost yüzler görmekten mutluyum.
Why do you always ask so many questions?
- Neden her zaman bu kadar çok soru soruyorsun?
Stop being such dolts.
- Bu kadar aptal olmayı bırak.
You don't have to give yourself such airs.
- Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.
How did you get that much money?
- Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?
I know that much myself.
- Kendimi bu kadar tanıyorum.
Have you ever sweated this much?
- Hiç bu kadar çok terledin mi?
This is the first time I've ever sneezed this much.
- Şimdiye kadar ilk kez bu kadar hapşırdım.
I wish my leg didn't hurt so much.
- Keşke bacağım bu kadar çok acımasa.
Don't make so much noise.
- Bu kadar gürültü yapmayın.