Sağlık, hastalık gelene kadar kıymetli değildir.
- Health is not valued till sickness comes.
O, her zaman karısının görüşlerine değer verir.
- He always values his wife's opinions.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
İstediğim ceket üç yüz dolara fiyatlandırıldı.
- The coat I wanted was priced at three hundred dollars.
Hastalık gelene kadar sağlık değerli değildir.
- Health is not valued until sickness comes.
Saray farelerle dolu olduğunda topal bir kedi, hızlı bir attan daha değerlidir.
- A lame cat is more valued than a fast horse when the palace is full of mice.
O kalemin ucunda diş izleri var.
- There are teeth marks on the end of that pencil.
Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
- The pregnancy left her with stretch marks.
Mary ahlaki değerlerini reddetti ve bir hiççi oldu.
- Mary renounced her moral values and became a nihilist.
Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız.
- Tom and I don't share the same values.
Tırnak işaretlerinin nasıl kullanılacağını bilmiyorum.
- I don't know how to use quotation marks.
Ünlem işaretleri Almancada İngilizcedekilerden çok daha sık olarak kullanılır.
- Exclamation marks are used much more frequently in German than they are in English.
Muhtemelen Başbakan, dinî değerlere dayalı siyaseti kast ediyordur.
- Probably, the prime minister means 'politics based on religious values.'
Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız.
- Tom and I don't share the same values.