Malay has many similarities with Indonesian.
 - Malezya dilinin Endonezya diliyle pek çok benzerlikleri vardır.
There are similarities between the Indonesian and Polish flags.
 - Endonezya ve Polonya bayrakları arasında benzerlikler vardır.
I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
 - Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
This video is a harmless joke and is in no way meant to insult anyone. Any similarity with real characters or events is coincidental.
 - Bu video zararsız bir şakadır ve hiçbir şekilde kimseye hakaret etmek anlamına gelmez. Gerçek karakter veya olaylarla olan herhangi bir benzerlik tesadüftür.
She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.
 - O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.
She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
 - O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,
Modern bridges are similar in shape.
 - Modern köprüler şekil olarak benzer.
My opinion is similar to yours.
 - Benim görüşüm seninkine benzer.
Incidentally, this room doesn't have anything like an air conditioner. All it has is a hand-held paper fan.
 - Sırası gelmişken, bu odada klimaya benzer bir şey yok. Onun sahip olduğu tek şey elle tutulan kağıt yelpaze.
The two brothers are as like as two peas.
 - İki erkek kardeş iki bezelye tanesi kadar benzer.
In a similar situation, I'd do the same.
 - Benzer bir durumda, aynı şeyi yaparım.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
 - Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.
We shall never see her match.
 - Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.
Tom and Mary bought matching shirts.
 - Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.
I see the similarities.
 - Benzerlikler görüyorum.
What are some similarities among ethnic groups?
 - Etnik guruplar arasındaki bazı benzerlikler nedir?
There are similarities between the Indonesian and Polish flags.
 - Endonezya ve Polonya bayrakları arasında benzerlikler vardır.
I see the similarities.
 - Benzerlikler görüyorum.
The climate of New Zealand is similar to that of Japan.
 - Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.
They used tools similar to those used there.
 - Onlar orada kullanılanlara benzer aletler kullandılar.
I see no analogy between your problem and mine.
 - Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
Ken and his brother are very much alike.
 - Ken ve erkek kardeşi birbirine çok benzer.
When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike.
 - Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.
All those flowers look alike.
 - Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.
Tom's children all look alike.
 - Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.
I see no analogy between your problem and mine.
 - Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.
They are the spitting image of one another.
 - Onlar birbirlerinin benzeri.
We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
 - Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
Each kind of atom has a certain unique number of particles called protons, neutrons, and electrons in it.
 - Her tür atomun içinde protonlar, nötronlar ve elektronlar denilen belirli benzersiz parçacıkları vardır.
The kind of jokes you tell are very similar to the kind Tom tells.
 - Anlattığın fıkraların türü Tom'un anlattığı türe çok benzer.