Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
- Also Felicja has blonde straight hair.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
- Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
- Apart from English, he also teaches math.
Şarkıcı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda Avrupa'da da ünlü.
- The singer is famous not only in Japan but also in Europe.
O hem bir doktor hem de çok ünlü bir roman yazarıdır.
- Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.
Dün hem güçlü rüzgarlar vardı hem de yoğun yağmur yağdı.
- Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily.
Dün hem güçlü rüzgarlar vardı hem de yoğun yağmur yağdı.
- Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily.
O hem bir doktor hem de çok ünlü bir roman yazarıdır.
- Not only was he a doctor, he was also a very famous novelist.
Birçok kişi ayrıca onun bir deli olduğunu düşünüyordu.
- Many people also considered him a madman.
Her yokuşun bir de inişi vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
Harici düşmanları yenmek yetmez, dahili düşmanları da imha etmek lazımdır.
- It is not enough to defeat our external enemies, it is also necessary to exterminate our internal enemies.
1859'dan itibaren, Amerika'dan Protestan misyonerler gelmeye başladı ve Katolik ve de Rus Ortodoks kiliseleri de misyonerlik çalışmalarına aktif olarak dahil oldular.
- From 1859, Protestant missionaries from America started to arrive, and the Catholic and Russian Orthodox churches also became actively involved in missionary work.
İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.
- Besides English, she also speaks German.
İngilizce çalışır ama üstelik Almanca da çalışıyor.
- He studies English, but he's also studying German.
1. Not only did he turn up late, he also forgot his books.
2. If this project fails it will affect not only our department, but als.
1. Not only did he turn up late, he also forgot his books.
2. If this project fails it will affect not only our department, but als.
... And we can do it in an environmentally sound way. But we've also got to continue to figure ...
... there's also this element of the nurturing care of somebody ...