Определение a-shape в Английский Язык Турецкий язык словарь
- shape
- {f} şekillendirmek
- give shape
- şekil vermek
- figure
- {i} rakam
O, rakamları topladı.
- He added up the figures.
Rakam astronomik olacaktır.
- The figure will be astronomical.
- shape
- biçim vermek
- shape
- {f} şekil vermek
- shape
- şekil
Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve ikizkenar yamuktur.
- Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium.
Modern köprüler şekil olarak benzer.
- Modern bridges are similar in shape.
- shape
- form
Şu an formda değilim.
- I'm not in good shape now.
Formda olmak çaba gerektirir.
- Being in good shape takes effort.
- shape
- biçim
Bir kutunun biçimi genellikle karedir.
- The shape of a box is usually square.
Kazlar V biçiminde uçarlar.
- Geese fly in a V shape.
- shape
- {i} dış görünüş
- shape
- hayalet
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
- figure
- {i} figür
Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
- This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice.
Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor.
- The figure on the left spoils the unity of the painting.
- figure
- {f} yer al
- figure
- {i} desen
- in good shape
- iyi durumda
O gerçekten iyi durumda.
- He's really in good shape.
Babam operasyonundan beri iyi durumda.
- My father has been in good shape since his operation.
- shape
- {f} biçimlendirmek
- shape
- {f} şekil ver
Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.
- Music gives sound to fury, shape to joy.
- be in shape for
- formda olmak
- be in shape for
- kondisyonu iyi olmak
- be in shape for
- -e hazır olmak
- change shape
- şekil değiştirmek
- custom shape
- (Bilgisayar) özel şekil
- figure
- sima
- figure
- (Biyokimya) çizit
- figure
- {i} insan tasviri
- give shape to
- şekil vermek
- give shape to
- şekillendirmek
- hollow shape
- çukurluk
- move shape
- (Bilgisayar) şekil taşı
- shape
- -e bir şekil vermek
- shape
- beti
- shape
- demir profil
- shape
- (Bilgisayar) şekle sokmak
- shape
- (Gıda) kalıplamak
- shape
- bir şekle sokmak
- shape constancy
- (Pisikoloji, Ruhbilim) şekil değişmezliği
- shape factor
- (Gıda,Teknik) şekil faktörü
- shape factor
- (Gıda) biçim etkeni
- shape from shading
- tonlamadan şekil elde etme
- shape up
- hizaya gelmek
- shape up
- iş vb iyi gitmek
- shape up
- biçimlenmek
- shape up
- biri iyi bir yolda olmak
- shell shape
- kabuk şekli
- amorphous shape
- özelliksiz şekil
- angular shape
- köşeli şekil
- be in good shape
- mali yağdayı iyi olmak
- be out of shape
- formda olmamak
- cause to change shape
- şeklinin değişmesine neden ol
- change in shape
- biçim değişmesi
- change of shape
- şekil değiştirme
- change shape
- şekil değiştir
- concave shape
- içbükey şekil
- convex shape
- dışbükey şekil
- curved shape
- kavisli şekil
- disk shape
- dairesel şekil
- figure
- önemli kişi
- figure
- endam
Kate iyi bir endama sahip.
- Kate has a good figure.
- good shape
- iyi şekil
- leaf shape
- yaprak şekli
- lick into shape
- adam etmek
- polygonal shape
- çokgensel şekil
- round shape
- yuvarlak şekil
- shape
- yönlendirmek
- shape
- etkilemek
- shape
- kondisyon
- shape
- gelişmek
- shape
- kalıp
- shape-up
- iyi gitmek
- steel shape
- çelik profili
- take shape
- biçimlenmek
- take shape
- şekillenmek
- take shape
- gerçekleşmek
- trace the shape of
- taslağını yap
- wedge shape
- takoz şekli
- Shape up or ship out
- Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli
- be out of shape
- formunda olmamak
- bent out of shape
- (deyim) Gereksiz yere endişe taşıyan
- bent out of shape
- (deyim) Kızgın
- body shape
- vücut şekli
- character shape
- karakter şekli
- curve shape
- eğrisi şekli
- diamond shape
- elmas şekli
- elliptical shape
- eliptik şekli
- fixed-shape
- Sabit/belirli şekil
- get in shape
- Forma girmek
- get s.o./s.t. in shape
- (for) birini/bir şeyi hazırlamak
- having the shape of a mushroom
- bir mantar şeklinde olan
- horn shape)
- boynuz şekli
- in shape
- şekillenmeye
- in the shape
- şeklinde
- in the shape of
- Şeklin içinde
- keep in shape
- Formda kalmak
- lick sb, sth into shape
- adam etmek
- near net shape
- ürünün ilk üretildiği halinin son şekle çok yakın oluşu
- of the newest shape
- yeni şekli
- particle shape
- parçacık biçimi, tane biçimi
- rectangular shape
- dikdörtgen şeklinde
- s-shape
- s-şekil
- scroll shape
- sarmal şekilli
- shape accuracy
- şeklinde doğruluk
- shape machine
- şekil makine
- shape out
- çıkış şekli
- shape shift
- şekil değişimi
- shape shifter
- şekil değiştiren
- snap shape
- snap şekli
- stay in shape
- Formda kalmak
Doktor formda kalmak için biraz spor yapmaya başlamamı tavsiye etti.
- The doctor advised me to take up some sport to stay in shape.
Formda kalmak için ne yaparsın.
- What do you do to stay in shape?
- structural shape
- profil demiri
- take shape
- (bir şeyin) çizgileri belli olmaya başlamak, biçimlenmeye başlamak
- the shape of a horseshoe
- Bir at nalı şeklinde
- took shape
- aldı şekli
- wave shape
- dalga şekli
- weather vane in the shape of a cock
- Bir horoz şeklindeki fırıldak
- weaving fibers into a tubular shape
- bir tüp şekline lifleri dokuma
- wedge shape
- kama şeklinde
- whip into shape
- (deyim) Güç kullanarak istenilen şekle veya duruma sokmak
- whip s.o./s.t. into shape
- k. dili birini/bir şeyi istenilen şekle/duruma getirivermek: İn two weeks he´d whipped his team into shape. İki hafta içinde takımını oynamaya hazır bir duruma getirivermişti
- SHAPE
- (Askeri) Avrupa Yüksek Müttefik Kuvvetleri Karargahı (Supreme Headquarters Allied Powers, Europe)
- arbitrary shape
- (Geometri) gelişi güzel şekil
- be bent out of shape
- {k} küplere binmek, çıldırmak
- be in shape
- (for) (-e) hazır olmak; formda olmak, kondisyonu iyi olmak: The players are in shape. Oyuncular formda
- be out of shape
- şeklini kaybetmiş olmak, kalıpsız olmak
- be out of shape
- formda olmamak, formdan düşmüş olmak
- column shape
- (Bilgisayar) sütun biçimi
- compact shape
- derlitoplu biçim
- crescent shape
- hilal biçimli
- delete shape
- (Bilgisayar) şekli sil
- diamond shape
- elmas şeklinde
- diamond shape
- paralelkenar
- duplicate shape
- (Bilgisayar) şekli çoğalt
- figure
- tavır
- figure
- değer
Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.
- Tom figured it was worth a try.
- figure
- suret
Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.
- I saw a figure approaching in the distance.
- figure
- (fiil) şekillendirmek, resmetmek, tasvir etmek, desenlemek, süslemek, düşünmek, yeralmak, rol oynamak, anlamı olmak, ifade etmek
- figure
- beden yapısı
- figure
- {f} tasvir etmek
- figure
- saymak
- figure
- rakamlı
- figure
- {i} boy bos, endam
- format shape
- (Bilgisayar) şekil biçimlendir
- get into shape
- formunu kazanmak
- get into shape
- forma girmek
- give shape
- şekillendirmek
- give shape to
- biçimlendirmek
- giving shape
- biçimlendirme
- grain shape
- dane şekli
- grain shape factor
- tane şekil faktörü
- i'd like you to file and shape my nails
- tırnaklarımı törpülemenizi ve şekillendirmenizi istiyorum
- in any shape or form
- hiçbir şekilde
- intricate shape
- karışık profil
- irregular shape
- düzensiz biçim
- lick into shape
- yontmak
- lick into shape
- biçim vermek
- lick into shape
- şekil vermek
- particle shape
- (İnşaat) parça şekli
- pointer shape
- İmleç Pekli
- resize shape
- (Bilgisayar) şekli yeniden boyutlandır
- rolled shape
- haddelenmiş profil
- rotate shape
- (Bilgisayar) şekil döndür
- shape
- {f} ortaya çıkmak
- shape
- tertip etmek
- shape
- {i} endam
- shape
- {f} şekil almak
- shape
- yolu
- shape
- {f} biçim almak
- shape
- {i} hal: All things considered he's in excellent shape. Her şey göz önünde tutulursa sıhhati çok iyi. That firm's in bad
- shape
- tanzim etmek
- shape
- {i} düzgün biçim
- shape
- {f} şekillenmek
- shape
- {f} kalıbını almak
- shape
- {i} model
- shape
- hayal
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
- shape
- {i} maske
- shape
- vücuda getirmek
- shape
- tayf
- shape
- {f} düzenlemek
- shape
- {i} durum
Tom bugünlerde kötü durumda.
- Tom is in bad shape these days.
O gerçekten iyi durumda.
- He's really in good shape.
- shape
- Pekil
- shape definition
- şekil tanımı
- shape function
- (Askeri) şekil fonksiyonu
- shape into
- -den (bir şey) yapmak
- shape of the leaf
- yaprak biçimi
- shape one's destiny
- kaderini çizmek
- shape one's future
- geleceğini şekillendirmek
- shape one's future
- geleceğine yön vermek
- shape steel
- (Askeri) profil çeliği
- shape up
- gelişmek
- shape up
- (biri) iyi bir yolda olmak; (iş v.b.) iyi gitmek: Things are shaping up well. İşler iyi gidiyor
- shape up
- yolunda gitmek
- shape up
- (Fiili Deyim ) 1- biçimlenmek , belirmek 2- gelişmek , sonu -e varmak
- snap to shape
- (Bilgisayar) şekle uydur
- structural shape
- (İnşaat) strüktürel profil
- take shape
- biçim almak
- take shape
- esas şeklini almaya başlamak; esas şeklini almak; (işler) yoluna girmek
- take shape
- oluşmak
- take shape
- şekil almak
- variation in the shape
- biçim değişiklikleri