Her child had been seriously ill for a week before Dr. Kim arrived.
- Dr. Kim gelmeden önce bir hafta boyunca çocuğu ağır hasta olmuştu.
Both were seriously wounded.
- Her ikisi de ağır yaralandı.
It was like watching a slow motion movie.
- Ağır çekim bir film izlemek gibiydi.
They showed the scene in slow motion.
- Onlar sahneyi ağır çekimle gösterdiler.
I think they should put a heavy tax on imports.
- Sanırım onlar ithalatlara ağır bir vergi koymalılar.
Can you manage to carry that heavy suitcase by yourself?
- O ağır bavulu kendiniz taşıyabilir misiniz?
He was subjected to severe criticism.
- Ağır eleştiriye maruz kaldı.
In severe cases, cracks can form or it can snap apart.
- Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.
Thanks for the hard work.
- Ağır iş için teşekkürler.
The soldiers had artillery.
- Askerlerin ağır silahları vardı.
Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
kodaman, önemli kimse.
You are working too hard. Take it easy for a while.
- Çok çalışıyorsun. Bir süre ağırdan al.
My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
- Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
I was heavily sedated.
- Ağır şekilde sakinleşmiştim.
All these goods are heavily taxed.
- Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
My pet dog was seriously ill.
- Benim evcil köpeğim ağır hastaydı.
Her child had been seriously ill for a week before Dr. Kim arrived.
- Dr. Kim gelmeden önce bir hafta boyunca çocuğu ağır hasta olmuştu.
Tom could've been badly hurt.
- Tom ağır yaralanabilirdi.
My car was badly damaged in the accident.
- Arabam kazada ağır hasar gördü.
What a dignified man!
- Ne ağırbaşlı bir adam!
At the funeral, the widow looked very dignified, with her black suit, hat and gloves.
- Cenazede, dul kadın siyah takım elbisesi, şapkası ve eldiveni ile çok ağırbaşlı görünüyordu.
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
- Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
The building was heavily damaged by fire.
- Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
I was heavily sedated.
- Ağır şekilde sakinleşmiştim.