My formative years were spent in an inner city.
Young girls' desire for slim figures is strong.
 - Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
 - Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
It is said that cats can change shape.
 - Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
The old house was in bad shape.
 - Eski ev kötü bir şekildeydi.
A form appeared in the darkness.
 - Karanlıkta bir şekil belirdi.
Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
 - Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
Patterns of married life are changing a lot.
 - Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
 - Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
 - Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.
The refugee crossed the line safely.
 - Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
 - En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
A wise man would not act in that way.
 - Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Tom doesn't know how things turned out this way.
 - Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
 - Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.