When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
- Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
We have exclusive rights to Tom's invention.
- Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.
The privilege is reserved exclusively for women.
- Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
- Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
It is especially hot today.
- Hava bugün özellikle çok sıcak.
Why did you choose that particular subject?
- Bu özel konuyu neden seçtiniz?
I don't think Tom is particularly handsome.
- Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
I don't know much about Tom's personal life.
- Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.
They asked me to leave because they were going to have a personal talk.
- Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.
My boss called me down for making private calls on the office phone.
- Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
The television show was interrupted by a special news report.
- Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
- Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
You handled that particular problem very well.
- O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
She wants something very special for her birthday.
- Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Superconductivity is a physical property.
- Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
It's a very large property.
- Bu çok büyük bir özellik.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
I've hired a private tutor to help me practice my German conversation.
- Ben benim Alman konuşmamı pratik etmeme yardım etmesi için özel öğretmen tuttum.
I don't need a tutor!
- Bir özel öğretmene ihtiyacım yok!
Tom never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
He never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında asla içmez.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
What's Tom's specialty?
- Tom'un özel ürünü nedir?
Tom's car is still in the driveway.
- Tom'un arabası hâlâ özel araba yolunda.
Tom's car was in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yolundaydı.
Your initial order is subject to a special discount of 5%.
- İlk siparişiniz% 5 oranında özel indirime tabidir.
We'll have some exceptions.
- Bazı özel durumlarımız olacak.
Is this a public or private company?
- Bu bir kamu ya da özel şirket mi?
Do you go to a private school?
- Özel okula gidiyor musun?
Tom goes to a top private school.
- Tom en iyi bir özel okula gidiyor.
Businesses have created more than 9.7 million private sector jobs in the past 52 months.
- İşletmeler, son 52 ay içinde 9.7 milyondan fazla özel sektör istihdamı yarattılar.
Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
- Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
We need some coaching.
- Biraz özel derse ihtiyacımız var.
Private lessons are also available.
- Özel dersler de mevcuttur.
I only wear a tie on special occasions.
- Ben sadece özel durumlarda kravat takarım.
He never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında asla içmez.
The special effects are excellent.
- Özel efektler mükemmel.
Tom likes to dress up on special occasions.
- Tom özel günlerde giyinmeyi seviyor.
On special occasions, some people wear jewels.
- Özel günlerde, bazı insanlar mücevher takar.
Today's your special day.
- Bugünün senin özel günün.